bodrum & gümüşlük

11 Mart 2017 Cumartesi
yunanistana gittim mi, gittim. ne kadar sokak ne kadar zararlı yiyecek varsa yedim mi, yedim. sokak sokak kahve kahve bir yunan birası bir alman birası içtim mi, içtim. 

bir insanın seyahatte başına gelebilecek en kötü şey telefonunun yer düşüp kırılması ise daha kötüsü de burada yapamayız atinaya gitmesi gerekiyor denmesidir. tabii ki telefonu atinaya yollamadım, ben döndüm istanbula ama artık telefon astarı yüzünden pahalı bir tamir istediğinden çöpü boyladı mı, boyladı. 

nazara geldim ben, nazara! 

şimdi işin yoksa yeni bir telefon al, bu arada telefonsuzluk öyle garip bir duygu ki; ilk gün belki parçaları birleştirebilirim diye epeyi bir çabaladım, sanki çalıyor da ben duymuyorum ya da bir mucize olur da düzelir diye bekledim yok, olmadı. öyle herkes beni arıyormuş ama ulaşamıyormuş duygusu ile gezdim durdum. tuhaf ve alışması zor bir duygu telefonsuzluk. 

baharı yunan köylerinde batı trakya tarafında karşıladım; kimeri ve sonrasındaki köyleri geze geze keşana kadar geldim. sonrası istanbul. 

bir sonraki rota sanırım 2 ay kadar sonra, sevgili arkadaşım latife ( tekin ) ile bodrum / gümüşlük tarafına olacak; latife yeni kitabı için çalışırken ben çok kalabalık olmadan bir bodrum gezisi ve akademi ziyareti yapacağım. oradan seferler başladıysa elbette bir yunan adası yaparım, kaçırmam. ama esas bodrum, gümüşlük. 



şimdi yol yorgunluğunu atmanın zamanı; spor yapmadım aksine pioladan pizza tatlı ne varsa taşıdım eve; iki gün yemek yapmadan sadece yiyip uyuyacağım:) 

hadi ben kaçtım 

2 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Geçmiş olsun Handan.Evet çok alıştık maalesef telefonla yaşamaya.

  1. Handan dedi ki...:

    sorma gamze sorma! evde çocuğum ağlıyor gibi, herkes beni arıyor ulaşamıyor gibi...